Pages

18 Ağustos 2014 Pazartesi

keçiören'in teyzeleri (2)

Gitmiş güzelim sarmaşıklar. Geçenlerde çocukluğumu geçirdiğim o eve gittiğimde gözlerime inanamamıştım. Binanın girişindeki uzun yoldaki sarmaşıklardan eser kalmamış. Oysa ne kadar gizemli, ve bir o kadar da romantik bir bitkidir sarmaşık. İçine toplarımızı, oyuncaklarımızı, paralarımızı, mektuplarımızı ve anılarımızı saklardık da bir kez olsun kimselere söylemezdi. İtiraf etmeliyim hayatımda gördüğüm en sırdaş canlıdır sarmaşık, adından da belli değil mi. Sıkı dosttur, ne olursa olsun sarılır ve örter her şeyi.

Sözüm ona ağaçlarını değil, teyzelerini yazacaktım da sarmaşıklar aldı götürdü beni. Onun da götüreceği bir teyze var elbette: Memnune Teyze (bakın bu da bütün çocukluğuma dokunan isimlerden, acaba böyle bir isim kaldı mı?) Kendisi Samsunlu, tahmin edeceğiniz üzere "elli"ler ile biraz sorunu var. Esasında sorunu daha çok balkonunu kapatan ağaçlar. Mesela sarmaşıklar, armut ağacı ve kocaman dut ağacı. Birinden kurtulsa diğeri var. Düşündüm de birinci katta oturmak, meraklı ve ağaç sevmez insan için zor. Hep bir mücadele. Sokağı görebilmek, sanıyorum Memnune Teyze'nin hayatı için ulaşılmaz bir amaç adeta. Düşününce, uzak yolculukları sevmeyen ve bakkal-pazar-sağlık ocağı üçgenindeki bir yaşam alanında sokak önemli. Ağaçlarla kuramadığı iletişimin nedeni biraz da.

Keçiören'in eski orta sınıfından gelir Memnune Teyze. Yaşı epey vardır da niyeyse hiç yaşlanmayacak gibidir. Nasıl giyineceğini, yani orta sınıf muhafazakar bir kadının nasıl giyineceğinin tam takır örneğidir. Naylon çorabı Memnune Teyze'den öğrendim ben. Yaz kış demeden giyerdi. Bakkala da gitse, pöti kare hafif dizinde kumaş eteği ile eski zaman amir eşidir bir de. Asla makyaj yaptığına şahit olmadım da  elini mutlaka vazalinler, kremlerini ve kokularını sürünmeyi ihmal etmezdi. Evi her daim bir düzen içinde ve kelimenin tam anlamıyla tertemizdir. Eskilerin tabiriyle hep yeni gelin gibidir. Bütün çamaşırları yaşına rağmen ütülemekten imtina etmez, iyi yemek yapar ve kırkyılda bir kimseler görmeden (kimselerin görmemesi özellikle önemliydi, çünkü eskiden komşu ayırmak bir de yemek göstermek ayıptı. Yiyen vardı, yiyemiyen vardı) bize de getirirdi. Özellikle pastırmalı madımak ve gül böreği favorimdi.

Hayatından memnun olduğunu düşündüğüm ender insanlardan Memnune Teyze, eşi komser ve çocukları iyi yerlerde ve hatta torunları bile iyi işlerde. Bir tanesi benim arkadaşım. Hukuk fakültesini okuyup avukat oldu. Memnune Teyze ile ortak tek konumuz bu oldu, ben büyüdükçe. Küçükken ağaçlardı. Çünkü arkadaşım hayata erken atıldı, evlendi ve çocuğu oldu. Benim ne yapıyor olduğum merak konusu. Ben ağaçlarla ilgileniyorum hala.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder